24 Şubat 2012 Cuma

BİR DÖNEMEÇ HİKAYESİ: AGH

Sözlerime yazımla da hatta hayatımla da ilgisi olan bir ifade ile başlamak istiyorum:

"Bu dünyaya ne yapmaya geldiğimi sorarsanız.. Cevabım şu olacak; Hayatımı yüksek sesle yaşamak için buradayım." Emile Zola


Radio Rogla Röportajı/Slovenske Konjice-SLOVENYA

Evet ben hayatımı yüksek sesle yaşamak istedim, istiyorum ve isteyeceğim kuvvetle muhtemel. Çünkü değil dakikaların saniyelerin bile önemli olduğunu düşünüyorum birçoğumuz gibi.

Aslında AGH sürecimi sizlerle paylaşmadan önce yazım dili konusunda ufak bir tereddüt yaşadım çünkü bu zamana değin Türkçe olarak yazdığım yazılar sayısı bir elin parmaklarını bile geçmezdi ama daha sonra düşündüm ki kendimizi en iyi ifade edebileceğimiz dil anadilimizdir ve ben de en sonunda anadilim olan Türkçe yazma konusunda uzlaştım kendimle...

AGH yani Avrupa Gönüllülük Hizmeti hayatıma Mart 2009'da girmişti. İster inanın ister inanmayın AGH'yi sadece sağlık üzerine oluşan bir programdan ibaret sanmıştım ilk duyduğumda ama daha sonra yaptığım araştırmalar bundan çok daha fazlası olduğunu göstermişti bana :)

Üniversiteyi bitirdikten kısa bir süre sonra AGH yapmak için kolları sıvamıştım tabii kolları sıvarken başvuru-buluş sürecinin tüm AGH sürecinden dahi zor olacağını öngöremezdim...ama bu bile çok şey öğretmişti bana...yaklaşık 1.5 ay içinde yapılan yüzlerce başvuru ve yazılan onlarca motivasyon mektubu ile bir noktaya gelmiştim AGH sürecinde ama AGH bana tamamen farklı bir yönden göz kırptı ve başvurmadığım bir projeden gelen acil çağrı üzerine kendimi Slovenya'nın son derece şirin bir kasabası olan Slovenske Konjice'de 1 yıllık bir gazete editörlüğü projesinde buldum.


Slovenske Konjice Şarap Bağları/SLOVENYA

Her ne kadar daha önce Erasmus öğrenci değişim programı ile 6 ay kadar İtalya'da bulunmuş olsam da insan yine bir kültürel şok yaşıyor tabii ki bu kültürel şoktan kastettiğim kötü bir adaptasyon süreci değil tam aksine çok hoş bir adaptasyon sürecidir.

Çalıştığım yer bir gençlik merkezi idi ve öyle bir gençlik merkezi düşünün ki üst kat ofis alt kat konser salonu :) böyle bir ortamda insanın nasıl olmaz da motivasyonu artmaz sorarım...

İlk ay tam bir adaptasyon süreci olduğunu söyleyebilirim çünkü yukarıda da kısaca değindiğim gibi yeni yüzler, yeni bir ortam ve herşeyden önce yepyeni bir dil-Slovence. Aslında daha önceden biraz çalışmışlığım vardı bu hoş dile ama tabii ki yeterli gelmediğini anladık. Dile aşina olamama yanında birtakım sorunları daha doğrusu başta sorun gibi görünen birtakım şeyleri getirdi haliyle ama önemli olan bunları aşmayı bilmekti ve ilk aydan itibaren bu süreci güzel bir şekilde attım tabii ki bunda ülkeyi öğrenme isteğim ve Slovenya'nın ülke geneli olarak İngilizceye hakim olması kolaylaştırıcı etkenler olmuştur.

İlk aydan sonra artık iyice ısınınca kendi projemin getirdiği görevler yanında kendi kendime de birtakım yenilikler getiriyordum ve özellikle Türkiye'nin tanıtımı hususunda workshoplara katıldım ve sunumlarım olmaya başlamıştı. Hatta Nisan 2010'da ilk temasımın ardından Slovenya'nın AB Parlamentosundaki milletvekillerinin ikisi ile Türkiye'nin ve Avrupa Gençliğinin durumu ve neler yapabiliriz konuları hakkında buluşmalar bile düzenlemeye başlamıştık artık.


Slovenske Konjice Havaalanı (!) -SLOVENYA

Şu ana kadar size belki çok ama çok hoş bir AGH sürecinden bahsettim gibi gelebilir...evet özellikle ilk 5 ay çok ama çok güzel geçmişti özellikle Dünya Kupası 2010 düzenlenirken benim de katılımcı ülkelerden biri olan Slovenya'da olmam ve bu coşkuyu onlarla sonuna kadar yaşamam da ayrı bir güzellik oldu...fakat daha sonrasında beni ve ailemi çok ama çok derinden yaralayan bir olay gerçekleşti ki acısı hiçbir zaman geçmeyecek...

Bunları burada anlatmak ne kadar doğru bilmiyorum ama içimden geldiği gibi yazmayı istediğim için hiçbir duyguyu saklamak istemiyorum ve kendi AGH sürecimde zuhur eden bu olayı paylaşmam gerektiğine inanıyorum...

Temmuz 2010 ortasında aldığım annemin hastalığının (kanser idi kendisi) son boyuta gelmesi haberi ve doktorunun "Her nerede ise gelsin bir daha görme şansı olmayabilir" uyarısı üzerine Türkiye'ye acil dönmem gerekmişti ve Türkiye'de bulunduğum 3 haftalık o periyod hayatımının en kötü dönemi olmuştu hatta oluvermişti...Aslında annemdeki hastalık 2007 yılından beri vardı ama bu son sene çok ileri seviyeye gelmişti maalesef...

Öyle bir zamanda ben geri dönüş biletimi almışım ki Slovenya için, insanın "kader" diyesi geliyor...evden ayrılışımdan sadece 15 dakika sonra biricik annemi kaybedişim ve bu kaybedişimi 28 gün sonra öğrenmem (bunun için hala müteşekkirimdir babama çünkü anında haber vermiş olsa idi ben şu an nerelerde olurdum neler yapardım bilmiyorum) ve tüm bu süreci biraz sonra bahsedeceğim sevgili dostum ve aynı zamanda aynı ülkede gönüllülük yapmaktan büyük bir keyif aldığım ve kıvanç duyduğum Cem Bilen ile kendi inisiyatifimiz ile gerçekleştirdiğimiz video projeleri esnasında yaşamam belki de hayattaki en zor şey oldu benim için...

Ama şunu hiçbir zaman unutmadım her ne olursa olsun inandığım şeyler uğruna devam etmek devam etmek ve devam etmek...Normalde böyle acı bir olay sonrasında birçok kişi benden nasıl devam edebildiğimi öğrenmek istedi ve hatta ayıplayanlardan küfredenlere kadar birçok kişi çıktı karşıma...Ben de tek bir söz söyledim ki hala bunu kullanırım o döneme ilişkin konuştuğum zaman...

"Tutku insanı öyle bir çemberi altına alır ki ne olursa olsun o ortamdan çıkartmaz"...benim durum da bir bakıma öyle idi...ya da ben acımı kalbime gömüp Slovenya'da bulunma amacıma geri dönmek istedim...ve her ne kadar yakarsak da dövünsek de giden geri gelemeyeceği için en uygun kararı verdiğimi yani acımı kalbime gömüp projeme devam ettiğimi görüyorum...zaten geri dönmesem şu an bu yazıyı da yazmıyor olurdum tahmin edeceğiniz üzere...

Normal projeme devam ederken üzerine "neden yapmıyoruz ki" motivasyonel cümlesinden hareketle kalkıştığımız bu video projesine gelirsek eğer hani insanın hayatında övünebileceği gerçekten çok nadir şeyler olur ya...benim için de şu ana kadarki 25 yıllık hayatımda övünebileceğim en güzel şeylerin başında gelir "EVS Volunteer Speaks" projesi...


"EVS Volunteer Speaks" Video Projemiz-SLOVENYA

Biz bu projeye normal projelerimizin bizi tam olarak tatmin etmediğini ve üzerine ciddi anlamda birşeyler koymamız gerektiğinden hareketle başladık ve çekmiş olduğumuz ilk videonun yeterli olacağı kanısındaydık...Nerden öngörebilirdik ki daha üzerine 27 tane AGH videosu yapıp 11 dilde konuşacağımızı ve Slovenya'yı yer yer trenle yer yer otobüsle yer yer kilometrelerce yürüyerek gezeceğimizi...Bu videolar Slovenya'da o sürede gönüllü olarak bulunanlarca röportajlar bağlantısı ile yapılmıştır ve özellikle insanı hareketlendiren arka fonlar ile müzik tercihleri olmuştur..Ben bu videoların yapım sürecinde röportajları yapan olarak yer aldım sadece ilk Türkçe video hariç çünkü ilk Türkçe videoda Cem kamera önüne geçmiş ve ben kameraman olmuştum...Cem tüm süreç boyunca kameraman ve videoların ana montajını yapmıştır...

Son video hariç tüm AGH videoları Slovenya'da çekilmiştir  (son video İstanbul'da çekilmiştir) ve sadece 2 aylık kısa bir süre zarfında...kısaca şöyle bahsedeyim isterseniz ki bunu çok fazla kişiyle paylaşmadım...özellikle Ekim 2010 ayı bizim en aktif çalıştığımız ay idi ve an geldi öyle bir tempo tutturduk ki 5 gün neredeyse hiç uyuyamadık ve süreç sonunda ikimiz bir trenle ineceğimiz durağın yaklaşık 100 km ötesine gitme gibi son derece hoş anlar da yaşadık (Tabii ki o şu an bize hoş geliyor zira o zaman kondüktörün bizi kovaladığını net bir şekilde hatırlıyorum elimizde kamera diğer ekipmanlarla iyi bir tur atmıştık tren içinde)...Görün artık yorgunluk insanlara neler yaptırıyor ama öyle bir yorgunluk ki bu içinde gram sitem barındırmayan...çünkü sonunu hayal ediyorduk ve sözlerimi bitirirken şöyle diyeyim;

AGH sürecinde o kadar çok şey ile karşılaştım o kadar çok güzellik gördüm o kadar çok yoruldum, şaşırdım, öfkelendim, üzüldüm ama hiçbir zaman AGH'ye geldim diye PİŞMAN olmadım çünkü eğer hayır deseydim tüm bu süreci yaşayamaz ve bitmesinin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen beni hala bu şekilde etkileyen başka bir şey bulamazdım...

Bugünlerde askerden dönmenin akabindeki süreçteyim ve en kısa sürede yeniden Slovenya'ya gideceğim. İlk amacım oradaki dostlarımı bunların içinde tüm bu AGH sürecimdeki en başat insan beni seçen sevgili eski koordinatörüm Alma'yı görmek o günleri yeniden yerinde yaşamak var...

Hikaye mi diye soruyorsunuz? Çoktan anlattım ya...Tüm bu süreç hikayenin kendisi idi zaten...BİR DÖNEMEÇ HİKAYESİ: AGH

Desteklediklerimiz

Upgrade